"Sevgili günlük..."

Teyzem her zaman benim okuma-yazmayı erken sökmemde payı olduğunu iddia eder. Bunu yaparken de biz küçükken annemin benimle ve kardeşimle ilgilenmekten başka işi olmadığını görmezden gelir, annemin bana okumayı ve yazmayı öğretmek için gösterdiği emeği es geçer. Çünkü o, benim alfabeyi öğrenmemin üzerinde durmaya, annem gibi ben dört-beş yaşındayken değil, birkaç aylıkken başlamıştır.

Nasıl mı? Her bebek gibi, yemek yemeği pek sevmeyen beni güldürerek mama dolu kaşığı ağzıma tıkabilmek için söylediği şarkının şu olması sebebiyle: “Abc, abc, abcdefg, ce-eeee!” Evet, ona göre ben, daha bebekken bu harfleri duyup sevip benimsemişim, sonrasında da gelsin diğer harfler gitsin heceler olmuş. İşte belgesi!

Teyzemin kaşığı ağzıma sokuşturduğu günler...

Teyzemin ağzıma kaşığı tıktığı günler, Türk Edebiyatı'nda yüksek lisansımı bitirmem ile son bulmuş olsa da şimdilerde onun başında çok daha büyük bir dert var: İlkokul!